12 Aralık 2015 Cumartesi

Orda bir köy var uzakta, Cinque Terre!


                       





Cinque Terre; İtalyaya gitmişken mutlaka görülesi , gidilesi, havasını içine çekilesi bir yer. 5 köy anlamına gelen Cinque Terre , 5 tane tatlı , şirin , sahil köyünden oluşuyor.



Biraz bizim Ege köylerini anımsattı bana , Ege Karadeniz karışımı doğası, havası, denizi ayrı güzel , üzüm bağlarından oluşan bir İtalyan köyü. Biz 5 köyün hepsini gezemedik vakitsizlikten dolayı , ilk 2sine anca gidebildik.

Peki nasıl gidilir?

Biz Romadan Floransaya geçtik , ertesi gün atladık trene önce Pisaya geçtik orda biraz takıldıktan sonra La Spezia ‘ya geçtik, ordan da köylere giden trenlere atladık ve ilk köyde indik. Gün içinde köyler arasına trenlerle geçilebiliyor. Ya da yürüyerek de geçiliyormuş ama bunun için 2 seçenek var ; birincisi , sahilden aşk yolu, ki biz gittiğimizde heyelan tehlikesi nedeniyle kapalıydı.






İkinci seçenek de dağları aşarak trekking tadında gitmek, ki o da çok yorucu ve uzun süren bir seçenek. Ama vakit varsa mutlaka bu seçeneklerden biri tercih edilmeli bence, çünkü manzara gerçekten mükemmel…




Tabi Cinque Terre için en az 1 gün ayırmak lazım. Biz Pisada vakit kaybettiğimiz için çok geç gittik ve bütün köyleri gezmeye vaktimiz malesef kalmadı. Ve ben erken gitmediğimiz için o kadar üzüldüm ki anlatamam. İnşallah yine bir gün gelirim umuduyla ayrılmak zorunda kaldım. Zaten en son tren de 9 gibiydi o yüzden geç saatlere kadar da kalamadık. Tadı damağımda kaldı diyebilirim.






 Ne yenir ne içilir derseniz. Biz tabi ki gene pizza yedik =) Ama çeşitli restoranlarda oturup balık yenilebilir, peynir çeşitlerinin tadlarına bakılabilir…

Hatta Monterosso köyünde denize girilebilir, daha da tadını çıkarmak çin 1 gün kalıp kafa dinlenilebilir =)




                       


Tatlı anılar bırakarak ve mutlaka yine bir gün sana uğrayacağım umuduyla , Cinque Terreyi de hafızama kazıdım.

Dünyada görülesi o kadar güzel yer varken, mutluluk bir adım ötendeyken, yürü yürü yürü… ‘Yol açık… Yola çık…’ Dünya daha fazla kirlenmemişken düşlerinin peşine düş…

3 Aralık 2015 Perşembe

Erzurum'da 1 Gün

İşten, güçten, soğuktan pek gezmeye vaktimiz olmasa da, seminer dolayısıyla güpgüzel bir 5 gün geçirdim Erzurumda. Zaten benim için ayrı bir yeri vardır bu şehrin. Üniversite sebebiyle bir 5 yılımı geçirdim. Severim kendisni =)
Erzurum soğuktur. Çok soğuktur. Anlatılmaz yaşanır. Hatta her gittiğimde 'Ben burda 5 yıl nasıl donmadan yaşamışım ya' diye düşündürür. Ama tabi gençliğimin en tecrübesiz, en enerjik, en takıntısız yıllarını geçirmiş olmam nedeniyle özeldir de benim için.
Peki Erzurum'da ne yapılır? Çok şey beklenmemesi gerekirken diğer yandan küçük şehirlere nispeten daha çok seçeneğin olduğu bir şehir Erzurum.
Bi kere Erzurum'a kışın gidilecekse soğuğun her türlüsünü göze alıp, kazak ,kaban ne varsa toplayıp öyle gidilmeli baştan söyleyeyim :)


Ve tabi kışın Erzurum'a gidilecekse mutlaka kayağa da gidilmeli , zaten dağ şehre o kadar yakın ki, gitmeden dönmek olmaz.
Palandöken

1 gün mutlaka Palandökende kayağa ayırabilirsiniz. Eğer kayak bilmiyorsanız , eğitmen tutup orda öğrenebilirsiniz ya da kızaklarla eğlenebilirsiniz. Ama mutlaka eğlenirsiniz. Kayak takımınız yoksa dert etmeyin orda kiralayabiliyorsunuz. Biraz tuzlu ama değiyor.

Dağa çıktınız diyelim dönüşte şehre inmeden Abdurrahman Gazi türbesine dönün ve mutlaka sihirli yolda aracınızın kontağını kapatıp boşa alın o eğimden çıkışını izleyin =) Bir rivayete göre Erzurum'a gidip de türbeyi görmeden dönerseniz yolunuz tekrar Erzurum'a düşermiş :) Öyle diyorlar ;)




Sonrasında tarihi bir yer görmek istiyorsanız, tabyalara uğramak lazım. 93 harbinden kalan tarihi bir yapı. Görülesi ve etkileyici. Hatta o dönemden kalma duvarda kan izlerinin olduğu söylentiler arasında.
 
 
Pencerenin altındaki kırmızılık 93 harbinde şehit olan askerlerin kan izleri

Tabyalar
Nenehatun'un mezarı da burada bulunuyor.



Sonrasında Erzurum kongresinin yapıldığı, kongre binasını ziyaret edebilirsiniz. Bu bina bir kaç yıl öncesine kadar liseydi fakat artık restore edilmiş, kongre odası düzenlenmiş ve ziyarete açılmış. Yeni yeni düzenledikleri için sadece göstermelik olarak bir kongre odası vardı.


Kongre salonu

Sonrasında meşhur oltu taşı için taşhana geçilir. Güzel güzel tesbihlere , yüzüklere, gümüşlere muhakkak göz atılır. Kısa bir alışveriş molası verilebilir :)




Ve tabiiii bu kadar gezmeye güzel bir yemek arası iyi gider. Erzurum'un meşhur cağ kebabını da yemek lazım. Gelgör cağ kebap ve Muammer usta söylentilere göre güzel cağcılar. Gelgörü biz denedik çok da beğendik. Cağ kebap ayrı bir lezzet zaten tarifsiz mutlaka denenmeli.

Gelgör Cağ kebap

Ve tabi yemeğin üstüne gene Erzurumun meşhur tatlısı kadayıf dolması olmazsa olmazımız =)

Kadayıf Dolması

Yemekten sonra bir kahve molası için de bir sürü kahveci olmasına rağmen en güzel yer Erzurum Evleri , uğramadan asla dönmeyin, hatta mantısını, tandır kebabını da bi yiyin benim yerime de :)





Ve sonrasında günü canlı müzikle kapatmak isterseniz Daşhane de bunun için uygundur =)


Daşhane
Tüm bunların dışında hem şehir merkezinde hem şehrin biraz dışında alışveriş merkezleri, güzel restoranlar, oturulacak mekanlar mevcut.
Erzurum , soğuk ama benim içimi hep ısıtan bir şehir olmuştur. Aynı zamanda da doğunun en güzel , en görülesi ve en tedirgin etmeyen şehirlerinden biri.
Benim için seminer bahane, gezmek şahane oldu =) Ekip de müthiş olunca tadından yenmedi, iş arası kısa tatil tadında güpgüzel 1 hafta geçirdim diyebilirim. Zaten 1 hafta da fazlasıyla yetti. Hem eğitildik hem gezdik hem de yedik içtik =)

Bol gezmeli , görmeli iyi günler =)