1 Ekim 2015 Perşembe

17 Gün , 11 Şehir , 9 Ülke , 2 İnsan

Roma,Floransa,Pisa,Venedik,Viyana,Prag,Berlin,Amsterdam,Brüksel,Brugge,Paris

Romaya doğru

Hepsini vakit buldukça tek tek anlatacağım ama önce bir fragman yazayım dedim.
             Güzel anılar , hikayeler , yorgunluklar biriktirdiğimiz kosskoca ama kısacık bir 17 gün geçirdik =)
             Hem bitmesin istedik hem evimizi çok özledik. Hem yorulduk hem eğlendik =) Gün oldu koskoca Eyfelin altında sıkıldık ara sokaklara daldık. Bazen trene yetişmek için nefes nefese koştuk , bazen otelin kapalı olduğunu görüp şok olduk. Derken öyle veya böyle her şeye bir çözüm bulduk. Gezdik gördük geldik...
             Gitmeden önce kafamızda deli sorularla yola çıktık herkes gibi , ne yapacaktık , nasıl gidecektik , nasıl konuşacaktık , ne yiyecektik??? Hepsinin de cevabını bulduk =)

İspanyol Merdivenleri

              Aslında ilk yapılması gereken şey yola çıkmak, yola çıktıktan sonra her şey yoluna girer , yolunu bulur. Dünya artık global. Herkes her yerde. Her yer elimizin altında. Yani dünya çok güzel , görmeye değer. Gezilesi bir gezegen.
              İnsan gezdikçe neşesi , enerjisi artıyor. Bakış açısı değişiyor. Ne bileyim bütün güzel duygular gelip yüzünüze yapışıyor. Hani  nereye gidersen git acını da peşinde götürürmüşsün ya bence yalan. İnsan gezdikçe acılarını , sancılarını , iş hayatının zorluklarını , her türlü bunalımını unutur bence. Neticede tebdili mekanda ferahlık varmış. Hele bi de hayalinse , tadından yenmiyor.
              Neyse bırakalım felsefeyi de yediğimiz içtiğimiz bize kalsın , ne gördüğümüzü anlatalım =)
Bi kere en sevdiğim ülke İtalyaydı. Rüya gibiydi diyebilirim. Tarih kokuyordu, acayip bir yerdi diyebilirim.
Venedik

İtalyadan başladığımız için diğer hiç bir şehir bizi o kadar etkilemedi hatta Paris bile. O demir yığını dışında tabi. Demir memir adamlar yapmış diyor insan , altında oturuyor saatlerce boynu ağırana dek...

Herkesin beklentisi , zevki , eğlencesi farklıdır. Bizimkisi gece hayatı , alkol olmadan , ayaklarımız şişene kadar yürüyerek zevk aldığımız bir geziydi. Kafa turuydu bir nevi. Her şeyi kendimizin planladığı , doğaçlama takıldığımız bir gezi.

Ne yedik ne içtik sorusuna gelirsek ; genelde pizza , makarna ve her köşe başında olan kebapçılarda döner yedik hiç aç kalmadık , dondurmamızı , tiramisumuzu es geçmedik. Yemekten pek kısmadık diyebilirim. Bu yüzdendir ki onca yürümeye hiç kilo vermedik =)

Gel de yeme =)
17 günde 8 bin tl harcadık , bu rakam düşedebilir çıkadabilir. Dediğim gibi yemekten pek kısmadık , sadece konaklamadan ve ulaşımdan kıstık. Genelde şehir dışına otobusle çıktık,şehir içini tabanvayla gezdik. İyi de ettik.

Bazı şehirlerde kaldık , sıkılınca yola düştük , bazen pek sevmedik sabah gidip akşam döndük. Mesela Amsterdam bize pek hitap etmedi. Çok etkilemedi.

Amsterdam

Bazı şehirlere sırf fotoğraf çekmek için uğradık =)
Pisa pozu

Güzel günler bize gelmeyecekti biz onlara gittik yani...
Brugge

Bize kalan ; bir tatilin ötesinde , heyecanlı , yorucu , dolu dolu bir hayalin gerçekleşmesiydi. Biz uyduk içimizdeki sese yola çıktık. Siz de çıkın. Yol sizi götürür... Geri de getirir...
Rotamız :)