12 Aralık 2015 Cumartesi
3 Aralık 2015 Perşembe
Erzurum'da 1 Gün
İşten, güçten, soğuktan pek gezmeye vaktimiz olmasa da, seminer dolayısıyla güpgüzel bir 5 gün geçirdim Erzurumda. Zaten benim için ayrı bir yeri vardır bu şehrin. Üniversite sebebiyle bir 5 yılımı geçirdim. Severim kendisni =)
Erzurum soğuktur. Çok soğuktur. Anlatılmaz yaşanır. Hatta her gittiğimde 'Ben burda 5 yıl nasıl donmadan yaşamışım ya' diye düşündürür. Ama tabi gençliğimin en tecrübesiz, en enerjik, en takıntısız yıllarını geçirmiş olmam nedeniyle özeldir de benim için.
Peki Erzurum'da ne yapılır? Çok şey beklenmemesi gerekirken diğer yandan küçük şehirlere nispeten daha çok seçeneğin olduğu bir şehir Erzurum.
Bi kere Erzurum'a kışın gidilecekse soğuğun her türlüsünü göze alıp, kazak ,kaban ne varsa toplayıp öyle gidilmeli baştan söyleyeyim :)
Ve tabi kışın Erzurum'a gidilecekse mutlaka kayağa da gidilmeli , zaten dağ şehre o kadar yakın ki, gitmeden dönmek olmaz.
1 gün mutlaka Palandökende kayağa ayırabilirsiniz. Eğer kayak bilmiyorsanız , eğitmen tutup orda öğrenebilirsiniz ya da kızaklarla eğlenebilirsiniz. Ama mutlaka eğlenirsiniz. Kayak takımınız yoksa dert etmeyin orda kiralayabiliyorsunuz. Biraz tuzlu ama değiyor.
Dağa çıktınız diyelim dönüşte şehre inmeden Abdurrahman Gazi türbesine dönün ve mutlaka sihirli yolda aracınızın kontağını kapatıp boşa alın o eğimden çıkışını izleyin =) Bir rivayete göre Erzurum'a gidip de türbeyi görmeden dönerseniz yolunuz tekrar Erzurum'a düşermiş :) Öyle diyorlar ;)
Sonrasında tarihi bir yer görmek istiyorsanız, tabyalara uğramak lazım. 93 harbinden kalan tarihi bir yapı. Görülesi ve etkileyici. Hatta o dönemden kalma duvarda kan izlerinin olduğu söylentiler arasında.
Nenehatun'un mezarı da burada bulunuyor.
Sonrasında Erzurum kongresinin yapıldığı, kongre binasını ziyaret edebilirsiniz. Bu bina bir kaç yıl öncesine kadar liseydi fakat artık restore edilmiş, kongre odası düzenlenmiş ve ziyarete açılmış. Yeni yeni düzenledikleri için sadece göstermelik olarak bir kongre odası vardı.
Sonrasında meşhur oltu taşı için taşhana geçilir. Güzel güzel tesbihlere , yüzüklere, gümüşlere muhakkak göz atılır. Kısa bir alışveriş molası verilebilir :)
Ve tabiiii bu kadar gezmeye güzel bir yemek arası iyi gider. Erzurum'un meşhur cağ kebabını da yemek lazım. Gelgör cağ kebap ve Muammer usta söylentilere göre güzel cağcılar. Gelgörü biz denedik çok da beğendik. Cağ kebap ayrı bir lezzet zaten tarifsiz mutlaka denenmeli.
Ve tabi yemeğin üstüne gene Erzurumun meşhur tatlısı kadayıf dolması olmazsa olmazımız =)
Yemekten sonra bir kahve molası için de bir sürü kahveci olmasına rağmen en güzel yer Erzurum Evleri , uğramadan asla dönmeyin, hatta mantısını, tandır kebabını da bi yiyin benim yerime de :)
Ve sonrasında günü canlı müzikle kapatmak isterseniz Daşhane de bunun için uygundur =)
Erzurum , soğuk ama benim içimi hep ısıtan bir şehir olmuştur. Aynı zamanda da doğunun en güzel , en görülesi ve en tedirgin etmeyen şehirlerinden biri.
Benim için seminer bahane, gezmek şahane oldu =) Ekip de müthiş olunca tadından yenmedi, iş arası kısa tatil tadında güpgüzel 1 hafta geçirdim diyebilirim. Zaten 1 hafta da fazlasıyla yetti. Hem eğitildik hem gezdik hem de yedik içtik =)
Bol gezmeli , görmeli iyi günler =)
Erzurum soğuktur. Çok soğuktur. Anlatılmaz yaşanır. Hatta her gittiğimde 'Ben burda 5 yıl nasıl donmadan yaşamışım ya' diye düşündürür. Ama tabi gençliğimin en tecrübesiz, en enerjik, en takıntısız yıllarını geçirmiş olmam nedeniyle özeldir de benim için.
Peki Erzurum'da ne yapılır? Çok şey beklenmemesi gerekirken diğer yandan küçük şehirlere nispeten daha çok seçeneğin olduğu bir şehir Erzurum.
Bi kere Erzurum'a kışın gidilecekse soğuğun her türlüsünü göze alıp, kazak ,kaban ne varsa toplayıp öyle gidilmeli baştan söyleyeyim :)
Ve tabi kışın Erzurum'a gidilecekse mutlaka kayağa da gidilmeli , zaten dağ şehre o kadar yakın ki, gitmeden dönmek olmaz.
Palandöken
Dağa çıktınız diyelim dönüşte şehre inmeden Abdurrahman Gazi türbesine dönün ve mutlaka sihirli yolda aracınızın kontağını kapatıp boşa alın o eğimden çıkışını izleyin =) Bir rivayete göre Erzurum'a gidip de türbeyi görmeden dönerseniz yolunuz tekrar Erzurum'a düşermiş :) Öyle diyorlar ;)
Sonrasında tarihi bir yer görmek istiyorsanız, tabyalara uğramak lazım. 93 harbinden kalan tarihi bir yapı. Görülesi ve etkileyici. Hatta o dönemden kalma duvarda kan izlerinin olduğu söylentiler arasında.
Pencerenin altındaki kırmızılık 93 harbinde şehit olan askerlerin kan izleri |
Tabyalar |
Kongre salonu
Sonrasında meşhur oltu taşı için taşhana geçilir. Güzel güzel tesbihlere , yüzüklere, gümüşlere muhakkak göz atılır. Kısa bir alışveriş molası verilebilir :)
Gelgör Cağ kebap
Ve tabi yemeğin üstüne gene Erzurumun meşhur tatlısı kadayıf dolması olmazsa olmazımız =)
Kadayıf Dolması
Yemekten sonra bir kahve molası için de bir sürü kahveci olmasına rağmen en güzel yer Erzurum Evleri , uğramadan asla dönmeyin, hatta mantısını, tandır kebabını da bi yiyin benim yerime de :)
Ve sonrasında günü canlı müzikle kapatmak isterseniz Daşhane de bunun için uygundur =)
Daşhane
Tüm bunların dışında hem şehir merkezinde hem şehrin biraz dışında alışveriş merkezleri, güzel restoranlar, oturulacak mekanlar mevcut. Erzurum , soğuk ama benim içimi hep ısıtan bir şehir olmuştur. Aynı zamanda da doğunun en güzel , en görülesi ve en tedirgin etmeyen şehirlerinden biri.
Benim için seminer bahane, gezmek şahane oldu =) Ekip de müthiş olunca tadından yenmedi, iş arası kısa tatil tadında güpgüzel 1 hafta geçirdim diyebilirim. Zaten 1 hafta da fazlasıyla yetti. Hem eğitildik hem gezdik hem de yedik içtik =)
Bol gezmeli , görmeli iyi günler =)
13 Kasım 2015 Cuma
Bir gezginin olmazsa olmaz uygulaması CityMap2Go!
Bi yerlere gidecekseniz mutlaka yanınızda olması gerekenlerin başında , cep telefonu , şarj aleti ve muhakkak powerbank olmalı. Hatta ben ıssız bir adaya düşsem ve yanıma üç şey almam gerekse gene bu üçlüyü alırdım :)
Cep telefonu önemli :) Etinden, sütünden , derisinden derken bütün özelliklerinden faydalanıyoruz. Hele de uzak diyarlarda. Fotoğrafını çekersin , yönünü bulursun, gezilecek görülecek yerleri öğrenirsin falan. Otelin en iyisinden , kahvenin en iyisine kadar her şeyin ucuzunu iyisini bu ufacık alet sana gösterir.
E tabi öyle telefonu aldım hadi atttaa düşeyim yollara olmaz. Boş bir telefon hiç işimize yaramaz :) İçini türlü türlü uygulmalarla doldurmak lazım. Bunun fotoğraf çekme programından, haritasından,bilet bulucusuna kadar bir sürü uygulaması var. Yüklemek lazım :)
Ben bugün işte tam da bu aşamada yollardayken benim elim kolum olan bir programdan bahsedeceğim.
Malum yabancı memleketlerde , telefon çekmez internet sıkıntı olur, yol bilmeyiz ,yordam bilmeyiz. Hep sıkıntı hep sıkıntı. Hele dil de bilmiyorsan sorup öğrenemezsin de , gerçi 'rayt left go go goooo' en çok bilmeniz gereken kelimeler =) Neyse velhasıl bize sağlam bir harita programı gerekli en muazzamından :)
O da CityMap2Go =)
Program internetsiz GPS kullanarak en iyi konum bulan program bence. Ve çok kasmadan çalışması da cabası. Çünkü tüm dünyayı değil sadece istediğiniz şehirleri yüklüyorsunuz ;)
'Search City' kısmından yüklemek istediğiniz şehri aratıp yüklüyorsunuz. 'My Guides' kısmında da yüklediğimiz şehirler görünüyor, ordan vardığımız şehri seçip haritasını açıyoruz.
Programı açınca sağ üstte arama yapmaya , favorilere eklediğimiz yerleri görmeye ve programın o şehirdeki 'top place' lerini görmeye yarayan butonlar var.
Aramaya girince karşımıza aşağıdaki ekran çıkıyor.
Burda örneğin otel arıyorsanız 'hotel' e tıklıyorsunuz, restoran arıyorsanız 'food' a... gibi Azcık ingilizce bilmek yeterli. Örneğin ; 'entertainment and arts' a tıklayınca karşımıza bu ekran geliyor, puanına göre sıralıyor.
Ve biz de görmek istediğimiz yerlere tıklayıp favorilerimize ekliyoruz.
Bu şekilde görmek istediğimiz yerleri favorilere ekledikçe haritada yıldızlar çoğalıyor :) Ve bize de sırasıyla favorilerimizi gezmek kalıyor ;)
Bir de programın 'top place' yani en iyi yerler diye bir bölümü var, gene sağ üstte dünya şeklindeki butona tıkladığınızda o şehrin en iyi yerlerini gösteriyor.
Ve siz de bu yerlerden istediklerinizi gene favorilerinize ekliyorsunuz.
Programın en güzel tarafı bence internetsiz konum bulmada en iyi olması. Gezerken favori yerlerinizi sırasıyla bulabiliyorsunuz.
Benim elimden düşmedi ve bu sayede hemen hemen hiç yer sormadım. Yer bulma konusunda sıkıntı yaşamadım.
Yani kısaca attım favorilere daldım sokaklara =) Beyin bedava =)
Sevgilerimle... İyi gezmeler ;)
Cep telefonu önemli :) Etinden, sütünden , derisinden derken bütün özelliklerinden faydalanıyoruz. Hele de uzak diyarlarda. Fotoğrafını çekersin , yönünü bulursun, gezilecek görülecek yerleri öğrenirsin falan. Otelin en iyisinden , kahvenin en iyisine kadar her şeyin ucuzunu iyisini bu ufacık alet sana gösterir.
Ve tabi 21.yy icadı özçekim çubuğu :) |
Ben bugün işte tam da bu aşamada yollardayken benim elim kolum olan bir programdan bahsedeceğim.
Malum yabancı memleketlerde , telefon çekmez internet sıkıntı olur, yol bilmeyiz ,yordam bilmeyiz. Hep sıkıntı hep sıkıntı. Hele dil de bilmiyorsan sorup öğrenemezsin de , gerçi 'rayt left go go goooo' en çok bilmeniz gereken kelimeler =) Neyse velhasıl bize sağlam bir harita programı gerekli en muazzamından :)
O da CityMap2Go =)
Hemen Google Playden indiriyoruz :) |
'Search City' kısmından yüklemek istediğiniz şehri aratıp yüklüyorsunuz. 'My Guides' kısmında da yüklediğimiz şehirler görünüyor, ordan vardığımız şehri seçip haritasını açıyoruz.
Programı açınca sağ üstte arama yapmaya , favorilere eklediğimiz yerleri görmeye ve programın o şehirdeki 'top place' lerini görmeye yarayan butonlar var.
Aramaya girince karşımıza aşağıdaki ekran çıkıyor.
Yıldıza basınca favorilere ekleniyor. |
Pariste benim favorilerim ;) |
Ve siz de bu yerlerden istediklerinizi gene favorilerinize ekliyorsunuz.
Programın en güzel tarafı bence internetsiz konum bulmada en iyi olması. Gezerken favori yerlerinizi sırasıyla bulabiliyorsunuz.
Benim elimden düşmedi ve bu sayede hemen hemen hiç yer sormadım. Yer bulma konusunda sıkıntı yaşamadım.
Yani kısaca attım favorilere daldım sokaklara =) Beyin bedava =)
Sevgilerimle... İyi gezmeler ;)
6 Kasım 2015 Cuma
Hangi cümleye sığdırayım seni Roma!
Şunca yıllık hayatımın en etkileyici şehri Roma desem abartmış olmam. Düşündükçe özlediğim , içimi hasret kaplayan , tarih kokan, ortaçağdan fırlamış ne bileyim işte tarifsiz bir şehir.
Başka bir dünyanın şehri sanki...
Romada gezilecek yerler görülecek şeyler sizin zevkinize ilginize bağlı olarak değişebilir. Mutlaka görülmesi gerekenler elbette Aşk Çeşmesi , Kolezyum , İspanyol Merdivenleri, Piazza Navona ve tabi Vatikan şu an aklıma gelenler. Ki zaten sokaklarda kayboldukça mutlaka yolunuz buralara düşecektir. Küçük bir araştırmayla kolayca ulaşabileceğiniz yerler.
Romanın en güzel özelliklerinden biri de bunca yeri gezerken , yorulup susadığınızda mutlaka bir çeşmenin olması! Büyük bir hizmet bence. Hiç suya para vermedik diyebilirim. Sürekli şişelerimizi doldurduk ve yolumuza devam ettik.
Dikkat etmeniz gereken şey ise ; her köşe başında bulunan sokak satıcıları , gerçekten dolandırıcı oluyorlar aman dikkat ! Dedim ya sevmediğim hiçbir şey olmadı yok hayır yanılmışım işte bu tipleri sevmedim ben :)
Başka bir dünyanın şehri sanki...
Her sokağı , her köşebaşı sürprizlerle dolu, kafamı çevirdiğim her yerde sanat ,tarih... Bir şehir bir insana daha fazla ne verebilir ki diye düşünüyor insan... Düşündüren şehir yani, güldürürken düşündüreninden :)
Roma'da şunu sevmedim diyebileceğim hiçbir şey olmadı. Hiçbir kötü anı yaşamadık da diyebilirim,kaldığımız yer dışında tabi. Her şey o kadar güzeldi ki daha güzel olamazdı. Ve bundan dolayı kötü bir şey olduysa da unutturdu.
Neyse biraz abarttım belki :) Ama ne yapayım her zaman mı Romayı görüyoruz abartayım yeridir ;)
Roma'ya gidince en az benim kadar etkileneceksiniz buna hiç şüphem çok, tadını çıkarın , sokaklarında kaybolun , koşun , yürüyün mutlaka yürüyün... Hiç araba kullanmayın hatta... Bu şehir yürüyünce daha da güzelleşiyor...
İspanyol Merdivenleri |
Kolezyum |
Romanın en güzel özelliklerinden biri de bunca yeri gezerken , yorulup susadığınızda mutlaka bir çeşmenin olması! Büyük bir hizmet bence. Hiç suya para vermedik diyebilirim. Sürekli şişelerimizi doldurduk ve yolumuza devam ettik.
Piazza Navona |
Dikkat etmeniz gereken şey ise ; her köşe başında bulunan sokak satıcıları , gerçekten dolandırıcı oluyorlar aman dikkat ! Dedim ya sevmediğim hiçbir şey olmadı yok hayır yanılmışım işte bu tipleri sevmedim ben :)
Ama sokak sanatçılarından korkmanıza gerek yok :) Hatta gördüğünüz yerde yanaşın , izleyin tadını çıkarın :)
Resim yapanından ,
Resim yapanından ,
Müzik yapanından ;
Öylecene duranına kadar , bir çok sokak sanatçısına rastlayabilirsiniz :) Özellikle akşama doğru Piazza Navonada bunlardan bolca mevcut ve izlemesi çok eğlenceli :)
Peki ne yedik ? Tabi ki İtalya deyince akla hemen onun adı gelir Pizza Makarna Dondurma =) Hepsinden de bolca afiyetle yedik , güzel de oldu. Hele dondurma hele dondurma... En çeşitlisinden, ne ararsan olanından... Tek geçerim...
Güzel bir dondurmacı çekmiştim ama bulamadım malesef :( |
Ve Elbette Pizza ;
Kısaca Roma'da aç da kalmıyor insan , üstelik ucuz, 6 - 7 euroya muazzam doyarsınız.
Gelgelelim Vatikana ; gene Romanın en etkileyici , büyüleyici yerlerinden biri... Sanatla aranız yoksa bile Vatikan müzesi bence gezilmeli. O yüzden önceden internetten biletinizi alırsanız çok da sıra beklemezsiniz.
Gördüğüm en etkileyici katedral da tabi ki Vatikandaki Aziz Petrus Bazlikasıydı.
Ve tabi meşhur kubbe... Çık çık bitmiyor, çıkarken insanı boğuyor , çıktıkça daralıyor ama sonu muazzam bir manzara... Çekilen tüm çileye değiyor kısaca ;)
Velhasıl Roma tadına doyamadığım bir şehir olarak hafızama kazındı... Bir gün mutlaka yeniden buluşacağız... Daha çok vakit ayırıp , daha çok kaybolacağım bir şehir...
Benden şimdilik bu kadar :) Tavsiyem ; tavsiyelere çok da uymayın :)
Buon giorno! =)
Etiketler:
brugge,
fransa,
interrail,
interrail türkiye,
italya,
rize,
roma,
romada gezilecek yerler,
romada ne yapılır,
romada ne yenir,
salantur,
venedik,
vize,
vize nasıl alınır
1 Ekim 2015 Perşembe
17 Gün , 11 Şehir , 9 Ülke , 2 İnsan
Roma,Floransa,Pisa,Venedik,Viyana,Prag,Berlin,Amsterdam,Brüksel,Brugge,Paris
Hepsini vakit buldukça tek tek anlatacağım ama önce bir fragman yazayım dedim.
Güzel anılar , hikayeler , yorgunluklar biriktirdiğimiz kosskoca ama kısacık bir 17 gün geçirdik =)
Hem bitmesin istedik hem evimizi çok özledik. Hem yorulduk hem eğlendik =) Gün oldu koskoca Eyfelin altında sıkıldık ara sokaklara daldık. Bazen trene yetişmek için nefes nefese koştuk , bazen otelin kapalı olduğunu görüp şok olduk. Derken öyle veya böyle her şeye bir çözüm bulduk. Gezdik gördük geldik...
Gitmeden önce kafamızda deli sorularla yola çıktık herkes gibi , ne yapacaktık , nasıl gidecektik , nasıl konuşacaktık , ne yiyecektik??? Hepsinin de cevabını bulduk =)
Aslında ilk yapılması gereken şey yola çıkmak, yola çıktıktan sonra her şey yoluna girer , yolunu bulur. Dünya artık global. Herkes her yerde. Her yer elimizin altında. Yani dünya çok güzel , görmeye değer. Gezilesi bir gezegen.
İnsan gezdikçe neşesi , enerjisi artıyor. Bakış açısı değişiyor. Ne bileyim bütün güzel duygular gelip yüzünüze yapışıyor. Hani nereye gidersen git acını da peşinde götürürmüşsün ya bence yalan. İnsan gezdikçe acılarını , sancılarını , iş hayatının zorluklarını , her türlü bunalımını unutur bence. Neticede tebdili mekanda ferahlık varmış. Hele bi de hayalinse , tadından yenmiyor.
Neyse bırakalım felsefeyi de yediğimiz içtiğimiz bize kalsın , ne gördüğümüzü anlatalım =)
Bi kere en sevdiğim ülke İtalyaydı. Rüya gibiydi diyebilirim. Tarih kokuyordu, acayip bir yerdi diyebilirim.
İtalyadan başladığımız için diğer hiç bir şehir bizi o kadar etkilemedi hatta Paris bile. O demir yığını dışında tabi. Demir memir adamlar yapmış diyor insan , altında oturuyor saatlerce boynu ağırana dek...
Herkesin beklentisi , zevki , eğlencesi farklıdır. Bizimkisi gece hayatı , alkol olmadan , ayaklarımız şişene kadar yürüyerek zevk aldığımız bir geziydi. Kafa turuydu bir nevi. Her şeyi kendimizin planladığı , doğaçlama takıldığımız bir gezi.
Ne yedik ne içtik sorusuna gelirsek ; genelde pizza , makarna ve her köşe başında olan kebapçılarda döner yedik hiç aç kalmadık , dondurmamızı , tiramisumuzu es geçmedik. Yemekten pek kısmadık diyebilirim. Bu yüzdendir ki onca yürümeye hiç kilo vermedik =)
Bazı şehirlerde kaldık , sıkılınca yola düştük , bazen pek sevmedik sabah gidip akşam döndük. Mesela Amsterdam bize pek hitap etmedi. Çok etkilemedi.
Bazı şehirlere sırf fotoğraf çekmek için uğradık =)
Güzel günler bize gelmeyecekti biz onlara gittik yani...
Bize kalan ; bir tatilin ötesinde , heyecanlı , yorucu , dolu dolu bir hayalin gerçekleşmesiydi. Biz uyduk içimizdeki sese yola çıktık. Siz de çıkın. Yol sizi götürür... Geri de getirir...
Romaya doğru |
Hepsini vakit buldukça tek tek anlatacağım ama önce bir fragman yazayım dedim.
Güzel anılar , hikayeler , yorgunluklar biriktirdiğimiz kosskoca ama kısacık bir 17 gün geçirdik =)
Hem bitmesin istedik hem evimizi çok özledik. Hem yorulduk hem eğlendik =) Gün oldu koskoca Eyfelin altında sıkıldık ara sokaklara daldık. Bazen trene yetişmek için nefes nefese koştuk , bazen otelin kapalı olduğunu görüp şok olduk. Derken öyle veya böyle her şeye bir çözüm bulduk. Gezdik gördük geldik...
Gitmeden önce kafamızda deli sorularla yola çıktık herkes gibi , ne yapacaktık , nasıl gidecektik , nasıl konuşacaktık , ne yiyecektik??? Hepsinin de cevabını bulduk =)
İspanyol Merdivenleri
Aslında ilk yapılması gereken şey yola çıkmak, yola çıktıktan sonra her şey yoluna girer , yolunu bulur. Dünya artık global. Herkes her yerde. Her yer elimizin altında. Yani dünya çok güzel , görmeye değer. Gezilesi bir gezegen.
İnsan gezdikçe neşesi , enerjisi artıyor. Bakış açısı değişiyor. Ne bileyim bütün güzel duygular gelip yüzünüze yapışıyor. Hani nereye gidersen git acını da peşinde götürürmüşsün ya bence yalan. İnsan gezdikçe acılarını , sancılarını , iş hayatının zorluklarını , her türlü bunalımını unutur bence. Neticede tebdili mekanda ferahlık varmış. Hele bi de hayalinse , tadından yenmiyor.
Neyse bırakalım felsefeyi de yediğimiz içtiğimiz bize kalsın , ne gördüğümüzü anlatalım =)
Bi kere en sevdiğim ülke İtalyaydı. Rüya gibiydi diyebilirim. Tarih kokuyordu, acayip bir yerdi diyebilirim.
Venedik |
İtalyadan başladığımız için diğer hiç bir şehir bizi o kadar etkilemedi hatta Paris bile. O demir yığını dışında tabi. Demir memir adamlar yapmış diyor insan , altında oturuyor saatlerce boynu ağırana dek...
Herkesin beklentisi , zevki , eğlencesi farklıdır. Bizimkisi gece hayatı , alkol olmadan , ayaklarımız şişene kadar yürüyerek zevk aldığımız bir geziydi. Kafa turuydu bir nevi. Her şeyi kendimizin planladığı , doğaçlama takıldığımız bir gezi.
Ne yedik ne içtik sorusuna gelirsek ; genelde pizza , makarna ve her köşe başında olan kebapçılarda döner yedik hiç aç kalmadık , dondurmamızı , tiramisumuzu es geçmedik. Yemekten pek kısmadık diyebilirim. Bu yüzdendir ki onca yürümeye hiç kilo vermedik =)
Gel de yeme =)
17 günde 8 bin tl harcadık , bu rakam düşedebilir çıkadabilir. Dediğim gibi yemekten pek kısmadık , sadece konaklamadan ve ulaşımdan kıstık. Genelde şehir dışına otobusle çıktık,şehir içini tabanvayla gezdik. İyi de ettik.Bazı şehirlerde kaldık , sıkılınca yola düştük , bazen pek sevmedik sabah gidip akşam döndük. Mesela Amsterdam bize pek hitap etmedi. Çok etkilemedi.
Amsterdam
Bazı şehirlere sırf fotoğraf çekmek için uğradık =)
Pisa pozu
Güzel günler bize gelmeyecekti biz onlara gittik yani...
Brugge
Bize kalan ; bir tatilin ötesinde , heyecanlı , yorucu , dolu dolu bir hayalin gerçekleşmesiydi. Biz uyduk içimizdeki sese yola çıktık. Siz de çıkın. Yol sizi götürür... Geri de getirir...
Rotamız :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)